İklim krizi, dünyanın dört bir yanında tarımdan göçe, ekosistemlerden siyaset ve ekonomiye kadar çok boyutlu etkilerle insanlığı derinden sarsıyor. İnsan etkisiyle değişen ekolojik koşullar ve iklim şartları, öncelikle daha kırılgan ve daha yoksul topluluklara tesir ederken, sömürgeciliğin tarihî mirası “iklim adaletsizliği”ni daha da derinleştiriyor.
2016 yılının sıcak bir ilkbahar günüydü. Eşimle birlikte on gündür Fas’ı geziyorduk. Meknes’te mola vermiş, ardından kadim Fes şehrine doğru yola çıkmıştık. Şoförümüz ve rehberimiz Hüsameddin, Fes şehrinden bir doktora öğrencisiydi. Gördüğümüz manzara nefes kesiciydi. Mart ayı olmasına rağmen havalar çoktan ısınmaya başlamış, tabiat yeniden yeşermeye, Kur’an’ın diliyle dirilmeye başlamıştı. Ufka uzanan badem ağaçlarının çiçekleri ve onları tek tek ziyaret eden arılar görülmeye değerdi. Dikkatimizi çeken diğer ilginç bir olay ağaçların tepsindeki keçilerdi. Keçiler ağaçları âdeta işgal etmiş; üzerinde besleniyorlardı.Keçiler, sanki dünyanın en doğal şeyiymiş gibi, ağacın ince dallarının üzerinde güvenle dengede duruyorlardı.